Dün Pazar olmasına rağmen tam 12 saat yeni bir girişim için bilgisayar başındaydım. Tabi ki çok sıkıldım ve çok yoruldum. Bu günde tamamlanması gereken birkaç iş olmasına rağmen, dinlenme kararı aldık ve soluğu uzun zamandır yolunu unuttuğumuz sinemada aldık.
Eşimle oldum olası birlikte film seyretmeyi çok severiz. İşten hep geç çıktığımız ve eve geç döndüğümüz için, film seyrederken ben genelde yorgunluktan uyuyakalsam da, yine de severiz birlikte film seyretmeyi. Evin keyfi dururken, sinema niye fikrini son birkaç senedir benimsemiş olan eşim nedeniyle son 6 aydır sinemanın yollarını unuttuk, hep DVD hep DVD olmuyor, ilgililere duyurulur J
İşten 20.00’de çıkıp Göktürk’e yetişmeyi başararak, 21.00 matinesine “Berlin Kaplanı”na yetiştik. Birer kahve keyfinden sonra salona kurulduk. Oldum olası gece matinelerini çok severim zaten, bir de sinema da 4 kişi olmanın ayrı bir tadı oldu J
Ata Demirer’i oldum olası severim. Diğer stand-upçı, komedyen artık adı her ne ise, onlar ile kıyaslandığında, hep farklı ve insani bulmuşumdur. Esprilerinde, konuşmalarında hep bir samimiyet gizlidir. Cem Yılmaz’ı da çok severim mesela hatta bence Ata Demirer’den daha zekidir ama o kalbine dokunan tını bence yoktur onda.
“Berlin Kaplanı” çok komik bir film mi? Hayır. Çok enteresan bir konusu mu var? Hayır… Ama işte o ince, herkesin yapamayacağı “o” “dokunuşu” katmış yine Ata Demirer işin içerisine. Film sizi alıp götürüyor, siz oluyorsunuz Berlin Kaplan’ı…
Teknik olarak ayrıntısını tabi ki bilemem ama göze hitap etmesi açısından Almanya sahnelerini oldukça sevdim. Sanki süratli giden bir arabada Almanya’yı geziyor gibi geçişler.
Konunun değdiği o ince tını… Aile, sevgi, dürüstlük… Gerisini anlatmayayım tadı kalsın…
Hani iyi bir kahve ile bir parça çikolata yediğinizde ya da muhteşem bir manzarada rüzgâr saçlarınızı okşarken yaşadığınız ama asla tam olarak tarif edilemeyen bir duygu vardır ya, onu yaşatıyor film size…
Ata Demirer… Sen hiç değişme… İşini sadece maddi kazanç için değil hep böyle keyif alarak yap… Hayatın o dokusundan ve bizden biri olmaktan vazgeçme… Ve bu bizden biri olmayı, hep aslında bunu gerçekten sevdiğin için yap…
Ben de her moralim bozulduğunda senin showunda yaptığın MR taklidini videolardan seyrederek kendime geleyim. Bir de şu “Aynalı Otel” mevzu var ama tahmin edersin ki burada o konuya giremiyorum J
Bu arada en büyük hayallerimden biri de, bir gün Ata Demirer’in rakı sofrasına konuk olmak… Anlatanlardan biliyorum, çok uzun olmasının yanı sıra çok keyifliymiş… E bakalım kısmet…
Herkese tatlı rüyalar…
Şubat 2012 – 23.51
Gizem