RSS

Hayat…

Hayatta öyle anlar vardır ki… Unutamazsın…

Yaraların izi daima kalır çünkü… Kimi zaman hiç dokunmazsın yarana, öylece durur, kabuk bağlar ve zamanla iyileşir, ama izi hep orada kalır… Bunu değiştiremezsin… Hepimizin alnında, dizinde, bileğinde, elinde bir yara izi kalmışlığı vardır, bir de yüreğimizde… Herkesin ortak yara izi yüreğindedir… Çoğu insan güler ama Vizontele’de bir sahne vardır esas oğlanın sevdiği kıza yarasının kabuğunu verdiği… O sahne biri ağlarken ve acı çekerken gelir hep aklıma… İnsanlığın belki de tek ortak yönüdür yüreğinin bir yerinde kimi zaman bir şarkının, kimi zaman bir kokunun tekrar yarasının kabuğunu sızlattığı anlar…

Hayatta öyle anlar vardır ki… Unutmazsın…

Bir anne için evladını ilk koynuna aldığı andır, mutlu bir evlilik için imzayı attığı andır, kimisi için mezuniyet kepini attığı andır… Herkesin unutmak istemediği anlar vardır… Hikâyenin ötesi berisi unutulur genelde ama o “an” hiç unutulmaz… Hatırlamak için özen gösterir insan, çaba verir…

Hasta olunca daha mı fazla düşünür insan bilemem ama söz konusu bensem öyle sanırım…

Gözlerimi kapatınca gözümün önünden geçen unutamadıkların ve unutmadıkların oluyor nedense eğer bir de ateşli bir şekilde yatakta uzanmışsan… Sıtma tutar, bedenini değil ama yüreğini, hastayken o evde yalnızsan…

Alışkanlık herhalde… Çocukken neredeyse 2 kez ölmekten dönmüş biri olarak, hatta hala hatırlarım “Allah’ım ne olur öleyim artık bu kadar canım acımasın” diye hastanelerde veya evde kıvrandığım zamanlarımı… Her ateş geldiğinde güzel anlar, kötü anlar, unutulmazlar, unutmak istemediklerim, özlediklerim, iyi ki gitmiş dediklerim… Herkesten ve her şeyden oluşmuş bir kısa film geçer gözümün önünden…

Hayat, Tutku bisküvinin akışkan kıvamındadır oysa… Her geçen sene birçok sahne değişir, ama bazı sahneler vardır ki onlar hep sabittir…

Hayatımda unutmam dediğim şeyleri unutabildiğimi anlarım böyle bir anda… İngiltere’de okumak en büyük hayalimdi, bütün ayrıntıları hatırlarım ölene kadar diye düşünürdüm gitmeden önce… Şimdiyse daha bir buğulu, daha bir buzdan bir camın arkasında…

Hayatımda unutamam dediğim şeylerin ayrıntılarını silmeye başladığımı fark ederim böyle anlarda… Ve genelde ya ayrıntılarını silmişimdir ya da bilmeden oluşturduğum savunma mekanizmalarım nedeniyle olayı biraz da kendime yontmuşumdur…

Sonuçta hayat işte… Ne kadar kafa yorsan da çözemiyorsun… Kimi zaman hoş bir meltem kimi zaman içinden çıkmak istediğin bir girdap… Ama sonuçta hayat işte…

Aşk gibi meret… Aslında hep dediğim gibi “an”lardan ibaret… Yok merak etmeyin Carpe Diem muhabbetine girmeyeceğim… Tamam doğru Carpe Diem… Ama anı yaşarken de anıları taşımaz mı insan içinde…

Gizem
Şubat 2012 
Devamını Oku >>


  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Paylaş
9