Bizim çocukluğumuzda şimdinin çizgi film kahramanları yoktu. Çocuklardan duyduğum çizgi film karakterlerinden birini bile tanımıyorum. Onlar da benim onlara söylediğim çizgi film karakterlerini pek önemsemiyor. O nedenle Disneyland, şimdinin çocuklarının eğlenebileceği bir alan sadece. Oysa bizim dönemimizdeki yetişkinler için aynı zamanda bir nostalji durumu yaratıyor.
Çocuklar kadar heyecanlı bir şekilde Disneyland’a ulaştığımızda aklımda sevdiğim tüm çizgi film karakterleri uçuşuyordu. Miki, Mini, Pluto, Tiger – ben bir zamanlar Tiger’a aşıktım- - Hatta ondan önceki aşkım da Pembe Panterdi, 6 yaşına kadar onunla evlenebileceğime inandım- Yüzümüzde kocaman gülümseme biletlerimizi okuttuk, turnikeden geçtik ve Aman Allahım! Burası apayrı bir dünya… Hani beni orda unutsanız, ben Mikiyle Miniyle takılabilirim bundan sonraki yaşamımda… O derece yani…
Disneyland aslında üç kısımdan oluşuyor diyebiliriz. Disneyland Park, Walt Disney Studios ve Disney Village.
Disneyland Park; Main Street, Frontierland, Fantasyland, Adventureland ve Discoveryland. Normalde ilkbahar ve yaz döneminde her bir eğlence parkuru için en az 30-45 dakika beklemeniz gereken Disneypark, bizim gittiğimiz dönemde son derece sakindi. En fazla 13 dakika bekledik. Yani çok şanslıydık.
Disneyland Park’a girince hemen girişteki haritalardan alıp zamanlama planı yapmalısınız. Özellikle kalabalık bir dönemde gidiyorsanız. Main Street, Disney’e özgü bir alışveriş merkezi aslında. Birden çok dükkan –ki porselene kadar satış yapıyorlar- yan yana dizilmiş eski bir çarşı havasında. O ortamda kendinizi bir çizgi filmin içinde hissetmeniz çok doğal.
Daha çok küçük çocuklar için oluşturulmuş Fantasyland’ı hızlı geçebileceğimizi düşünerek o bölge ile başladık. Pinokyo, Pamuk Prenses ve 7 cüceler, Uçan Fil Dumbo, Alice Harikalar Diyarı’nda yer alıyor.
Her ne kadar çocuklar için desek de, bizim daha ruhumuz çocuk, ne Pinokyo’nun hayatı kaldı geriye ne de Uçan Fil Jumbo’nun dönme dolabı.
Alice’e ve Şapkacı’ya aşığımdır ben. İlk okumayı öğrendiğimde, ilkokul öğretmenimin okumamı tavsiye ettiği “Bir Eşeğin Anıları” – neden böyle olduğum belli J - kitabından sonra Alice Harikalar Diyarını okumuştum… O günden beri çizgi filmi, sinema filmi derken Alice ile ilgili hiçbir aksiyonu kaçırmadım. Alice Harikalar Diyarı’nda kitabı Oxford’da yazılmış bir roman. O kadar şanslıyım ki, gerçek Alice’in evini, kitabın yazarının yaşadığı yerleri hep gezme imkanı bulmuştum… Ama onu başka bir blog yazısında anlatacağım.
E ben bu kadar Alice ve Şapkacı’ya aşıkken, tabi Fantasyland kısmında en çok zamanı burada geçirdik. Yıllar boyunca Alice Harikalar Diyarı’nda kitabının çocuklar için mi yetişkinler için mi yazıldığı tartışıla dursun, Lewis Carroll kitabı benim için bile yazmış olabilir doğrusu J
İkinci durağımız Discoveryland oldu. Captain EO üç boyutlu filmi (Michael Jackson), Lazer oyunu –uzaylıları vuruyorsunuz, çok keyifli- , Stars Tour ve Space Mountain… Kalabalık dönemde gidiyorsanız kaçırılmaması gereken en önemli aksiyon Space Mountain. Nasıl bir şey merak ediyorsanız videosuna http://bit.ly/uBdA4x ulaşabilirsiniz. Süper bir roller coaster.
Üçüncü olarak Adventuraland’a geçtik. Burada en çok ilgi gören Indıana Jones. Yine Karayip Korsanları sırası en uzun yerlerden biri. En çok burada sıra bekledik. Disneyland’da fast pass diye bir imkan var. Biletinizi okutup rezervasyon yaptırıyorsunuz. Sonra saatiniz gelince aynı araca gidiyorsunuz ve sıra beklemeden giriyorsunuz. Space Mountain ve Indiana Jones için bu imkanınızı bence değerlendirin. Abartmıyorum Karayip Korsanları tam bir görsel şölen…Çıkışta da korsanlarla fotoğraf çektirme imkanınız var. Karayip Korsanları alanında aynı zamanda güzel bir restoranda mevcut. Siz trenin içinde giderken restorandaki insanlar sizi izliyor J
Biz farkında olmadan Frontierland’a geçip bütün alanı gezip, orayı Adventureland’ın devamı sanıp, “eyvah yetişmedi” triplerine girdik, siz aynı hatayı yapmayın J
Frontierland’da benim en çok sevdiğim yer Alaaddin’in köyü oldu. Çok başarılı dizayn edilmiş bir alan. Yabancı yemekleri tüketmekte zorlanıyorsanız burada bir dönerci de var. Burda botla göl gezintisine çıkabilirsiniz, bizim bir tek yetişemediğimiz bu oldu. Frontierland’da en çok ilgi çeken ise Big Thunder Mountain. Bu da çok eğlenceli bir roller coaster, oldukça da hızlı… İlgisini çekenler izleyebilir http://bit.ly/v9pHU6
Phantom Manor’da mutlaka unutulmaması gereken bir korku tüneli… Hepsi gibi unutulmaz…
Big Thunder Mountain |
Phantom Manor |
Disneyland Park’ı tamamen bitirmiş olmanın gururu ile akşam Eyfel Kulesi’ni ziyaret etmek için otele dönüyoruz.
Gizem TUTAR – Aralık 2011